•  Soru Sor

    Soru Sor

    Kişisel verilerin korunması kanununu okudum anladım (KVKK)
    GGüvenlik Numarası.

  • 0850 532 5 236 (CEO)
  • info@saglikiletisimplatformu.com
  • Sağlık İletişim Platformu
  • Hakkımızda
  • ONLINE MUAYENEHANE
  • Videolar
  • Bu Test Nerede Yapılıyor?
  • İletişim

Sağlık

  • Makaleler
  • Sağlık
  • Obezite sıklığı diyabeti de artırıyor

Obezite sıklığı diyabeti de artırıyor

  • Sağlık İletişim Platformu
  • 1261
  • Sağlık

Obezite sıklığı diyabeti de artırıyor

Diyabet hem dünyada hem de Türkiye’de giderek yaygınlaşan bir hastalık. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre tüm dünyada 537 milyon kişi diyabetle mücadele ediyor. Bu rakamın 2030’da 643 milyona, 2045’te 783 milyona ulaşması bekleniyor. Türkiye’de ise yaklaşık 9 milyon kişide diyabet var. Rakamın 2045’de 13 milyona çıkacağı öngörülüyor.

Artan vakalar nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü diyabeti “bulaşıcı olmayan pandemi” olarak ilan etti. Rakamlar özellikle son 35 yılda diyabetli sayısının 4 kat arttığını gösteriyor. Peki bunun sebebi ne? Diyabet nasıl bir hastalık ve uzun vadede vücutta nelere yol açıyor? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mazhar Müslüm Tuna TRT Haber’e anlattı.

“Önlenebilir en önemli sebep obezitenin artması”

Diyabetin giderek yaygınlaşmasının en büyük sebeplerinden birinin obezite olduğunu söyeyen Prof. Dr. Tuna şunları anlatıyor:

“Diyabetin önlenebilir en önemli sebebi obezitenin artması. Yani kilo kontrolünü sağlayamadığımız için toplumdaki obezite sıklığı artıyor, buna paralel bir şekilde diyabet sıklığı artıyor. Çocukluk çağında da hem obezite hem de diyabet sıklığı giderek artıyor. Bu da önümüzdeki yıllarda diyabetin daha da yaygınlaşacağını gösteriyor.”

Diyabetin kronik bir hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tuna, “Genetik zeminde gelişen kötü yaşam tarzı koşullarının tetiklediği bir hastalık. Genetiğinizde varsa, beslenme tarzınız kötüyse ve egzersiz yapmıyorsanız diyabet gelişme riskiniz yüksek” diyor.

Ancak genetik yatkınlığı olanlar sağlıklı beslenme sayesinde diyabetin ortaya çıkmasını öteleyebiliyor. Hatta kendilerinde diyabet hiç çıkmayabiliyor.

Grafik: TRT Haber

Diyabet bazı hastalarda belirti göstermiyor

Diyabetin sinsi bir hastalık olduğuna değinen Prof. Dr. Tuna, bunu şöyle açıklıyor:

“Uzun yıllar diyabeti olduğu halde bunun farkına varamayan hastalar var. Bunların çoğunlukla rutin kan ölçümleriyle saptandığını belirten Prof. Dr. Tuna, genelde yaygın gördüğümüz belirtileri ağız kuruluğu, çok su içme, çok idrara çıkma, sürekli acıkma hali, çok yemek yeme ve buna rağmen kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu… Yine bazı hastalar komplikasyonların oluştuğu geç evrede (ellerde, ayaklarda uyuşma, görme bozuklukları, ciltte yaraların oluşması ve yaraların kapanmaması gibi) hekime başvuruyor.”

En sık görüleni Tip 2 diyabet

Diyabet, insan vücudunda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insulin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalık.
Diyabet dört gruba ayrılıyor... Ancak yaygın olarak görülenleri Tip 1 ve Tip 2 diyabet… Bunların da en sık görüleni Tip 2 diyabet. Öyle ki görülme oranı yüzde 90.

“Tip 1 diyabet genetik zeminli olan, bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine zarar verdiği bir hastalık. Yani bağışıklık sistemi, pankreastaki insülin üreten hücrelere zarar veriyor, insülin üretilemediği içinde diyabet ortaya çıkıyor. Genelde genç ve zayıf kişilerde görülüyor. Çocuklukta, ergenlikte pik yapabiliyor ama her yaşta görülebiliyor.”

Diyabet denilince genelde kastedilen çok yaygın görüldüğü için Tip 2 diyabettir. Genellikle erişkin yaşlarda görülen Tip 2 diyabet daha ziyade obeziteyle ilişkili olarak ortaya çıkıyor.

Grafik: TRT Haber

“Tedavide daha güçlü durumdayız”

Peki bir hasta diyabet tanısı aldıktan sonra neler yapılıyor? İzlenen yolu Prof. Dr. Tuna’dan öğreniyoruz:

“Diyabet tanısı koyduğumuz hastanın öncelikle yapması gereken yaşam tarzı değişikliği… Yine kan şekeri yüksekliğine göre bir ya da birden fazla ilaca başlayabiliyoruz. Aslında hastaların çoğu iyi bir yaşam tarzı değişikliyle beraber ağızdan alınan ilaçlarla genellikle düzeliyor. Bazen başlangıçta kan şekeri 300’lerde olan hastalara insülin tedavisi de verebiliyoruz. İnsülini geçici bir süre verip sonra tekrar ağızdan ilaçlara geçebiliyoruz. Şu an halihazırda onlarca ilaç var verebileceğimiz. Tedavide eski yıllara göre çok daha güçlü durumdayız. Hastanın ihtiyacına, yaşına, kilosuna, eşlik eden başka hastalıklar varsa bunlara göre ilaç seçenekleri çok çeşitli. Onlardan birine veya birkaçına beraber başlıyoruz.”

Diyabet tedavisine başlayan hastalar birkaç haftalık aralıklarla kontrol ediliyor. Yapılan testlerde kan şekerinde istenen düzelme gerçekleşmemişse ilave ilaçlar ya da insülin ekleniyor. Daha sonra 3-6 ay aralıklarla takip ediliyor. Hastanın 3 aylık şeker ortalaması hekimlerin tedavi sürecini belirlemesi için önemli bir kıstas olarak görülüyor.

Hastalardan glikoz ölçüm cihazlarıyla evde belli aralıklarla ölçüm yapmasını istediklerini belirten Prof. Dr. Tuna, devam eden süreçte tedavi konusunda yapılanları şöyle özetliyor:

“Hastanın şeker düzeyine göre ya da insülin kullanıp kullanmamasına göre günde birkaç kere ya da 2-3 günde birkaç kez ölçüm istiyoruz. Bu da kan şekerinde günlük olarak nasıl değişkenlik olduğunu gösteriyor. Kan şekeri çok iyi seyrediyorsa takip aralığında 4-6 ayda bire çıkarabiliyoruz.”

Grafik: TRT Haber

Diyet ve yaşam tarzı değişikliği önerisi

Son zamanlarda diyabet tedavisi konusunda cerrahi de konuşuluyor. Prof. Tuna bunun, önerdikleri öncelikli bir yaklaşım olmadığını söylüyor:

“Kilo vermek için obezite cerrahisi geçirmek gerekmez. Obezitenin tedavisi aslında diyet ve yaşam tarzı değişikliği. Yaşam tarzı değişikliğini güzel bir şekilde yaparsanız kesinlikle kilo verebiliyorsunuz. Bu, çalışmalarla da gösterilmiş. Bizim yaşadığımız sorun aslında insanların beslenme tarzlarının çok kötü olması ve bunu düzeltememeleri. Bu kısır döngüye giriyor. Başarısız denemeler umutsuzluğa yol açıyor. Artık bir daha kilo veremeyeceklerine inanıyorlar. Ameliyat olup kurtulacaklarını zannediyorlar. Aslında öyle olmuyor. Ameliyattan sonra da diyetlerine dikkat etmeyen hastalar tekrar kilo alıyor.”

Diyabet operasyonlarının obez ya da fazla kilolu hastalara uygulanan bir yöntem olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tuna, Tip 1 diyabet için böyle bir yöntem olmadığını belirtiyor. Tip 2 diyabette, kilo verince kan şekerinde düşme, diyabette tamamen düzelme olabilir, bu ameliyattan ziyade kilo vermekle ilgili bir durum. Kilo verince insulin direnci azalır, iştah azalır ve kan şekeri dengelenir.

Tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yol açabiliyor

Diyabet düzgün tedavi edilmezse ve hasta yeterince önem vermezse ciddi sonuçlara yol açabiliyor. Prof. Dr. Tuna, diyabetin vücutta yarattığı tahribatları şöyle anlatıyor:

“Diyabet aslında kardiyovasküler hastalık eşdeğeri olarak kabul ediliyor. Yani diyabet hastalığınız varsa çok büyük ihtimalle kalp damar hastalığınız var demektir. Diyabet hastalarının ölümlerinin en büyük sebebi kalp hastalıkları. Onun dışında böbrek yetmezliğine yol açıyor. Yine görme bozuklukları ve sinir sistemi ile ilgili rahatsızlıklar yaşayabiliyor hastalar. Özellikle el ve ayaklarda yanma, uyuşma ağrı gibi şikayetleri çok fazla yaşıyorlar. Bağırsak sistemi bozulabiliyor. Ayak kesilmelerine dahi yol açabilecek damar tıkanıklıklarına yol açabiliyor. Hatta travmatik olmayan ayak ampütasyonunun en büyük sebebi diyabet hastalığı. Yine erişkin çağdaki körlüklerin en önemli sebebi de yine diyabet. Düzgün tedavi ve iyi bir takiple komplikasyonların önüne geçmek veya çok daha sınırlı kalmasını sağlamak mümkün."

 Grafik: Şeyma Özkaynak

Webofisin 4
Webofisin 2
Webofisin 1
Webofisin 3
Webofisin 7
Webofisin 6
Webofisin 5

Doktorlarımızdan

  • Dr. Mehmet Bayrak

    Kasık ve Göbek Fıtığı Ameliyatları

    Kasık ve Göbek Fıtığı Ameliyatları

    Fıtık Nedir?Fıtık, karın içerisinde bulunan organ veya dokuların bulunması gereken boşluktan başka bir noktaya hareket ederek yer değiştirmesi durumuna denilmektedir. Genellikle karın duvarında, k...

  • Prof. Dr. Nilda Sütay Süslü

    ÖZGEÇMİŞ

    ÖZGEÇMİŞ

    1976 yılında Ankara’da doğdum. 1987 yılında TED Ankara Koleji ilkokulundan mezun oldum. Ortaokul ve lise öğrenimimi Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde 1994 yılında tamamladım. 2001&rsquo...

  • Prof.Dr. Turan Uslu

    Kuru İğne Tedavisi Nedir?

    Kuru İğne Tedavisi Nedir?

    İMS (Kuru İğne Tedavisi) Nedir ?Şekil olarak akupunktura çok benzeyen ama uygulamalarda farklılıklar gösteren, kaslara iğne yapılmasıyla uygulanan bir tedavi yöntemidir.Kas-iskelet sistemi ağr...

  • Op. Dr. Sezin Saygı Özyurt

    Doktor ile ilk Muayene

    Doktor ile ilk Muayene

    Gebelikte ilk muayenede doktorunuz sağlık geçmişinizle ilgili sorular soracaktır. Bu sorular genel sağlık problemleri ve jinekolojik ve doğumla ilgili herhangi problem hakkındadır. İlk muayenede ...

  • HIV DANIŞMA

    Üretrit nedir ve semptomları nelerdir?

    Üretrit nedir ve semptomları nelerdir?

    Üretrit, üretra adı verilen idrar yolunun iltihaplanmasıdır. Üretra, idrarın vücuttan dışarıya atılmasını sağlayan, idrar kesesinden penisin ucuna kadar uzanan bir kanaldır. Üretrit genellikle bakte...

  • Prof.Dr. Seher Naz Yeni

    Epilepsi Nedir?

    Epilepsi Nedir?

    Epilepsi Nedir?Beynimiz duyusal ve bilişsel merkezimiz, bizi diğer canlılardan ayıran en önemli organımızdır. 100 milyar hücreden oluşan beyin herhangi bir bilgisayarla karşılaştır...

  • Memorial Şişli Tüp Bebek Merkezi

    Profesyonel bir yaklaşım

    Profesyonel bir yaklaşım

    "İyi günler! Şişli Memorial'ın tüp bebek personeline minnettarlığımı anlatmak. Bizim için her şeyin yolunda gittiğini duyurmaktan mutluluk duyuyorum, hamileliğim normal ilerliyor. Pr...

  • Uzm.Dr. Melda Bolat Bilsel

    PRP TEDAVİSİ

    PRP TEDAVİSİ

    PRP İLE HÜCRESEL TEDAVİ NEDİR?PRP (Platelet Rich Plasma) platelet yönünden zenginleştirilmiş plazma uygulaması adı verilen tedavi yönteminin kısaltılmış ismidirHastalardan alınan kan ,santrüfüj işle...

  • Prof. Dr. Murat Gönenç

    AKUT APANDİSİT

    AKUT APANDİSİT

    Apendiks kalın bağırsağın başlangıç kısmında yer alan ortalama 9 cm uzunluğunda ince tüp şeklinde bir organdır. Apendiksin vücutta ne işe yaradığı henüz net olarak bilinmemekle birlikte özellikle ...

  • DOKTOR İYİLİK GÜZELLİK

    KIZLIK ZARI ONARIMI (HYMENOPLASTİ) SORUNLARI

    KIZLIK ZARI ONARIMI (HYMENOPLASTİ) SORUNLARI

    KALICI KIZLIK ZARI ONARIMI (HYMENOPLASTİ) NASIL YAPILIR? KALICI KIZLIK ZARI ONARIMINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?Doç Dr Osman Temizkan, Op Dr Bülent ArıcıKalıcı Kızlık zarı onarımı nasıl yapılır?K...

facebook

Sağlık İletişim Platformu

Sağlığınız için herşey

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Bülent Ergan
Editör
Zafer Karaca
İletişim: 0850 532 5 236
(CEO)Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır.Sağlık İletişim Platformu harici linklerin sorumluluğunu almaz.

İrtibat Bilgileri

  • Marmara Teknopark Tübitak Gebze Yerleşkesi, 41400 Gebze/Kocaeli
  • 0850 532 5 236 (CEO)
  • info@saglikiletisimplatformu.com

Bülten Aboneliği

    Kişisel verilerin korunması kanununu okudum anladım (KVKK)

    saglikiletisimplatformu.com 2025, All Rights Reserved

    • Hakkımızda
    • ONLINE MUAYENEHANE
    • Videolar
    • Bu Test Nerede Yapılıyor?
    • İletişim