•  Soru Sor

    Soru Sor

    Kişisel verilerin korunması kanununu okudum anladım (KVKK)
    GGüvenlik Numarası.

  • 0850 532 5 236 (CEO)
  • info@saglikiletisimplatformu.com
  • Sağlık İletişim Platformu
  • Hakkımızda
  • ONLINE MUAYENEHANE
  • Videolar
  • Bu Test Nerede Yapılıyor?
  • İletişim

Sağlık

  • Makaleler
  • Sağlık
  • Hemofili hastaları yaşamını normal şekilde sürdürebiliyor

Hemofili hastaları yaşamını normal şekilde sürdürebiliyor

  • Sağlık İletişim Platformu
  • 480
  • Sağlık

Hemofili hastaları yaşamını normal şekilde sürdürebiliyor

Hemofili, nadir görülen bir kan hastalığı. Yaşam boyu takip gerektiren bu hastalık, tedavisi ihmal edildiğinde ciddi sonuçlara yol açabiliyor. Ancak doğru tedavi hastaların normal bir yaşam sürmesini mümkün kılıyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada yaklaşık 500 bin hemofili hastası bulunuyor. Türkiye’deki hasta sayısı ise 4 bin civarında.

İşte bu hastalığa dikkat çekmek için 17 Nisan Dünya Hemofili Günü ilan edilerek, farkındalık oluşturmak adına her yıl çeşitli organizasyonlar düzenleniyor. Biz de bu özel gün için Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Bilim Dalı Kliniği'nden Doç. Dr. Asu Fergün Yılmaz ile konuşarak hemofili ile ilgili merak edilen sorulara yanıt aradık.

Kronik bir hastalık

“Hemofili kanamaya yatkınlık yaratan genetik ve yaşam boyu süren kronik bir hastalık” diyen Doç. Dr. Yılmaz hastalığın gelişim sürecini şöyle anlatıyor:

“Hemofili kanımızda pıhtılaşmayı sağlayan bazı özel proteinlerin yokluğu veya azalması nedeniyle gelişiyor. Yani hemofili hastalarında toplumdaki diğer insanlara göre daha kolay kanamalar meydana gelebiliyor.”

{ilgili-metin-[{title}Hemofili hastalığının en önemli belirtisi kanama. Bu hastalarda kanamalar en sık eklem içi veya kas içinde oluyor. Özellikle eklem içinde olan kanamalara bağlı olarak eklemlerde ani gelişen şişlik ve ağrı görülebiliyor. Tekrarlayan eklem içi kanamalar uygun şekilde tedavi edilmediği ve engellenmediği taktirde ciddi, kalıcı veya geçici eklem hasarlarına neden oluyor. {title}{source}Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Asu Fergün Yılmaz{source}{theme}red{theme}]}

Hastalıkta kanama riski, hastalığın şiddetine göre değişiyor. “Ciddi hemofili hastaları hiçbir travma, operasyon veya kesi olmadan hayatı tehdit edebilen kanamalar yaşayabilirler” diye vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, hemofilinin hastalarda nelere yol açabileceğine şu şekilde değiniyor:

“Özellikle eklem içinde kendiliğinden olan kanamalar ciddi eklem hasarı nedeniyle önemli sakatlıklara neden olabiliyor. Bununla birlikte, hafif hemofili hastalarında ise operasyon veya travma ile kanamalar gelişebiliyor. Ancak bu hastalarda kendiliğinden olan ciddi kanama riski daha düşük oluyor.”

Anneden erkek bebeğe geçiyor

Hemofili genetik, yani doğuştan olan bir hastalık. Çoğunlukla genler aracılığı ile hastalığı taşıyan anneden erkek çocuklarına geçtiği için bebekler hemofili hastası olarak doğuyor. Doç. Dr. Yılmaz hemofilinin anneden erkek bebeğine geçişinin tipik olduğunu ifade ediyor:

“Erkek bebekte oluşabilen gen bozuklukları da hemofiliye neden olabiliyor. İster anneden geçen isterse bebekte oluşan gen bozuklukları nedeniyle oluşsun, pıhtılaşmayı sağlayan ve kanamayı durduran proteinler yeteri kadar üretilemediğinde hastalarda kanama kliniği gelişiyor.”

Hastalığın en sık görülen tipi Hemofili A, yaklaşık 5 bin erkek bebekte bir görülüyor. Bir diğer türü ise "edinsel hemofili" olarak adlandırılıyor. Bu tür, doğuştan değil sonradan ortaya çıkabiliyor. Edinsel hemofilinin neden meydana geldiğini Doç. Dr. Yılmaz'dan öğreniyoruz:

“Edinsel hemofili, yaşamın ilerleyen zamanlarında pıhtılaşmayı sağlayan faktörlerin görevlerini yapmasını engelleyen bazı proteinler nedeniyle gelişiyor. Bu, milyonda bir görülen nadir bir durum. Bağışıklık sistemini baskılayan bazı ilaçlar ile tedavi edilebiliyor. Yani doğuştan olan hemofiliden tamamen ayrı bir hastalık.”

Fotoğraf: Getty Images

“Hemofilinin en önemli belirtisi kanama”

Peki hemofili hastalığı hangi belirtilerle kendini ele veriyor? En önemlisi nelere sebep olabiliyor? Yanıtını Doç. Dr. Yılmaz şöyle aktarıyor:

“Hemofili hastalığının en önemli belirtisi kanama. Bu hastalarda kanamalar en sık eklem içi veya kas içinde oluyor. Özellikle eklem içinde olan kanamalara bağlı olarak eklemlerde ani gelişen şişlik ve ağrı görülebiliyor. Tekrarlayan eklem içi kanamalar uygun şekilde tedavi edilmediği ve engellenmediği taktirde ciddi, kalıcı veya geçici eklem hasarlarına neden oluyor. Hatta hasta okula veya işe gidememeye başlıyor. İş gücü kaybına sebep oluyor ve bireyde fiziksel engel yaratabiliyor.”

Bu gibi durumlarda hastalarda özellikle eklem hasarlarının giderilmesi için ortopedik işlemler ve protez operasyonları da dahil olmak üzere çeşitli uygulamalar gerekebildiğinin altını çizen Doç. Dr. Yılmaz, “Uygun tedavi yapılmayan kişiler organ içi, karın içi kanama veya beyin kanamalarına bağlı olarak kaybedilebiliyor” diyerek durumun ciddiyetini vurguluyor. Hastalığın yol açabileceği tüm bu olumsuz durumlarla karşılaşmamak için hemofili hastalarının eklem içi kanamaları da dahil olmak üzere tüm kanama ataklarının hiç vakit kaybetmeden uygun şekilde tedavi edilmesi gerekiyor. Böylece bu hastalarda tekrarlayan kanamalar da engelleniyor.

Hemofili kimlerde görülüyor?

Kimlerin hemofili riski ile karşı karşıya olduğu da merak edilen bir konu. Doç. Dr. Yılmaz, ilk önce ailesinde anormal kanana hikayesi olan kişilere dikkat çekiyor:

“Özellikle anne tarafında kanama hikayesi olan veya kanama nedeni ile hayatını kaybeden erkek akraba hikayesi olanlardan şüphelenilmeli. Travma, ameliyat, diş çekimi veya sünnet gibi işlemler sonrası durmayan kanama, kendiliğinden eklem içi veya kas içi kanaması olanlar ya da küçük travmalar sonrası ciddi kanaması olan kişilerde hemofili hastalığı düşünülmeli.”

Hastalığın tanısını koymak için ise basit kan tetkikleri yeterli oluyor. Ardından gen bozukluğunun tespiti konusunda genetik testler de yapılabiliyor.

{ilgili-metin-[{title}Hemofili daha önce de bahsedildiği gibi çoğunlukla taşıyıcı anneden erkek bebeğine hastalığın aktarılması şeklinde görülüyor. Hasta olan babadan erkek çocuğuna hastalık geçişi olmaz. Ancak hemofili hastası olan bir erkeğin kız bebeği hastalığı taşıyarak doğar.{title}{theme}red{theme}]}

Tedavi şekli hastaya göre değişiyor

Neyse ki hemofili hastalığı tedavi edilebiliyor... Tedavinin eksik olan faktörün yerine koyularak yapıldığını ifade eden Doç. Dr. Yılmaz sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Çoğunlukla damar içine verilen tedaviler, kanamaları engellemek için uygulanıyor. Son yıllarda yapılan ve devam eden çalışmalar ile faktör dışı tedaviler, cilt altına uygulanan tedaviler ve gen tedavileri geliştirildi. Bu konudaki çalışmalar hızla devam ediyor.”

Hemofili ile ilgili en fazla merak edilen konulardan biri de kuşkusuz bu hastalığa sahip olan insanların yaşamını nasıl sürdürmesi gerektiği… “Artık artan bakım faktörleri ve gen tedavileri dahil olmak üzere gelişmekte olan tüm tedavi yöntemleri ile birlikte hemofili hastaları normal kişilerle benzer yaşam sürelerine sahip olabiliyor” diyen Doç. Dr. Yılmaz, bu hastaların sosyal hayatın içinde yaşamlarına devam edebildiğinin altını çiziyor.

Hemofili hastası babanın bebeği sağlıklı olur mu?

Peki erkek hemofili hastaları evlendiğinde çocukları sağlıklı olabiliyor mu? Bu soruya Doç. Dr. Yılmaz şöyle yanıt veriyor:

“Hemofili daha önce de bahsedildiği gibi çoğunlukla taşıyıcı anneden erkek bebeğine hastalığın aktarılması şeklinde görülüyor. Hasta olan babadan erkek çocuğuna hastalık geçişi olmaz. Ancak hemofili hastası olan bir erkeğin kız bebeği hastalığı taşıyarak doğar. Yani erkek hemofili hastası, sağlıklı bir kadın ile evlendiğinde sağlıklı çocuklara sahip olabilir.”

Webofisin 4
Webofisin 2
Webofisin 1
Webofisin 3
Webofisin 7
Webofisin 6
Webofisin 5

Doktorlarımızdan

  • Prof.Dr. Turan Uslu

    Bebek Bakan Annenin Bel ve Sırt Ağrılarından Korunması

    Bebek Bakan Annenin Bel ve Sırt Ağrılarından Korunması

    Bebek bakarken oluşan bel ve sırt ağrılarından korunmak:Doğumdan sonra ağırlığı 3-3.5 kg olan, daha sonra ağırlığı 10 kg’a kadar çıkan bebeğin günde en az 20-50 defa kucağa alınması, emzirilmes...

  • Prof. Dr. Nilda Sütay Süslü

    Parotidektomi Ameliyatı Rİskleri

    Parotidektomi Ameliyatı Rİskleri

    Parotidektomi ameliyatı riskli midir?Parotidektomi ameliyatı, parotis denilen tükürük bezi tümörlerinde yapılan ameliyattır. Parotidektomi ameliyatı, öncelikle yüz siniri ile ilgili bazı riskler taşı...

  • Prof. Dr. Esra Eryaman

    Meniere

    Meniere

    Meniere hastalığı iç kulakta bulunan ve dengeden sorumlu sıvılardaki basınç artışının neden olduğu ve en önemli bulgusunun ataklar halinde baş dönmesi olduğu bir hastalıktır. Her yaşta görülebilmes...

  • Uzm.Dr. Melda Bolat Bilsel

    PRP TEDAVİSİ

    PRP TEDAVİSİ

    PRP İLE HÜCRESEL TEDAVİ NEDİR?PRP (Platelet Rich Plasma) platelet yönünden zenginleştirilmiş plazma uygulaması adı verilen tedavi yönteminin kısaltılmış ismidirHastalardan alınan kan ,santrüfüj işle...

  • Prof. Dr. Alpin Güneri MD MSc

    Otoskleroz (Kulak Kireçlenmesi)

    Otoskleroz (Kulak Kireçlenmesi)

    Otoskleroz iç kulak dışında vücutta başka hiçbir kemik dokuda görülmez. Kalıtsal geçiş gösterir. Kadınlarda 2 kat daha sıktır. Otoskleroz yakınması olmasyan kişilerin % 10’ unda bulunur, buna...

  • Prof.Dr. Seher Naz Yeni

    Jeneralize Nöbetler

    Jeneralize Nöbetler

    Jeneralize NöbetlerJeneralize nöbetler tüm beyne yayılırlar. En sık rastlanan tipi jeneralize tonik-klonik nöbetlerdir. Halk arasında sara nöbeti denince bu nöbet şekli akla gelir . Kısaca kişi ...

  • Prof. Dr. Bülent Hacıhamdioğlu

    Boy Kısalığı

    Boy Kısalığı

    Boy KısalığıBoy kısalığı, genel olarak çocuğunuzun yaşıtlarına göre daha kısa olması olarak tanımlanabilir.Hangi çocuklar boy kısalığı veya daha doğru bir ifade ile büyüme sorunu açısından araştır...

  • Op.Dr. Zeki Salar

    Adet Gecikmesi Düzensizliği

    Adet  Gecikmesi Düzensizliği

    Adet döngüsü nedir adet kaç gün sürer ?Adet döngüsü her sağlıklı kadının yaşadığı doğal bir dönemdir. Normal koşullarda 28-30 günde bir olur. Bu süre adetin başlaması ile sonraki adet başlaması a...

  • Doç. Dr. Ali Kılıç

    Laparoskopik Kolon Cerrahisi Nedir?

    Laparoskopik Kolon Cerrahisi Nedir?

    Laparoskopik kolon cerrahisi, kolon (kalın bağırsak) hastalıklarının tedavisinde kullanılan minimal invaziv bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde, geleneksel açık cerrahi yerine küçük kesiler yapıl...

  • Prof.Dr. Hakan Alagözlü

    ŞİŞKİNLİK VE GAZDA MİKROBİYOTANIN ÖNEMİ

    ŞİŞKİNLİK VE GAZDA MİKROBİYOTANIN ÖNEMİ

    *ŞİŞKİNLİK VE GAZDA MİKROBİYOTANIN ÖNEMİProf. Dr. Hakan ALAGÖZLÜ Flatulans (gaz), mide veya intestinal aşırı gaza sahip olma durumudur. Abdominal distansiyona (bloating) neden olan rahatsızlık v...

facebook

Sağlık İletişim Platformu

Sağlığınız için herşey

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Bülent Ergan
Editör
Zafer Karaca
İletişim: 0850 532 5 236
(CEO)Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır.Sağlık İletişim Platformu harici linklerin sorumluluğunu almaz.

İrtibat Bilgileri

  • Marmara Teknopark Tübitak Gebze Yerleşkesi, 41400 Gebze/Kocaeli
  • 0850 532 5 236 (CEO)
  • info@saglikiletisimplatformu.com

Bülten Aboneliği

    Kişisel verilerin korunması kanununu okudum anladım (KVKK)

    saglikiletisimplatformu.com 2025, All Rights Reserved

    • Hakkımızda
    • ONLINE MUAYENEHANE
    • Videolar
    • Bu Test Nerede Yapılıyor?
    • İletişim