•  Soru Sor

    Soru Sor

    Kişisel verilerin korunması kanununu okudum anladım (KVKK)
    GGüvenlik Numarası.

  • 0850 532 5 236 (CEO)
  • info@saglikiletisimplatformu.com
  • Sağlık İletişim Platformu
  • Hakkımızda
  • ONLINE MUAYENEHANE
  • Videolar
  • Bu Test Nerede Yapılıyor?
  • İletişim

Sağlık

  • Makaleler
  • Sağlık
  • Kronik hastalarda zonaya dikkat

Kronik hastalarda zonaya dikkat

  • Sağlık İletişim Platformu
  • 970
  • Sağlık

Kronik hastalarda zonaya dikkat

Vücudun genellikle tek tarafında ağrı ve döküntülerle seyrediyor. Özellikle 50 yaş üzerindeki yetişkinlerde görülme sıklığı artıyor. Üstelik yaşam boyu her 3 kişiden biri bu hastalığa yakalanıyor. Sözünü ettiğimiz hastalık halk arasında “gece yanığı” olarak bilinen zona…

Yapılan araştırmalar zonanın Türkiye’de sık karşılaşılan bir hastalık olduğunu gösteriyor. Görülme sıklığı ise her geçen yıl biraz daha artıyor. Peki zona hastalığının sebepleri neler? Bulaşıcı bir hastalık mı? Zona hastalığı tedavi edilmezse başka sağlık sorunlarına da yol açıyor mu? Merak edilenlere Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilgün Atakan’la yanıt aradık.

{ilgili-metin-[{title}Diyabet, astım, kronik böbrek hastalığı, romatizmal hastalıklar ve kanser zona görülme sıklığını ciddi şekilde artırıyor. Dolayısıyla tüm bu kronik hastalığı olan kişiler, kemoterapi, radyoterapi, immün baskılayıcı tedavi görenler ve organ nakli olanların tümü risk grubunda yer alıyorlar.{title}{source}Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilgün Atakan{source}{theme}red{theme}]}

Zona hastalığının varisella-zoster virüsünün (suçiçeği virüsü) belli bir zaman sonra tekrar aktive olması ile ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Atakan, “Ağrı ve döküntülerle seyreden viral bir deri hastalığı” tanımını yapıyor. “Hastalık vücudun tek tarafında, deri üzerinde içi su dolu uçuk benzeri kabarcıklarla kendini belli ediyor” diyen Prof. Dr. Atakan, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Döküntülerin 1-2 hafta içerisinde kabuklanarak geçmesi beklenir. Ancak döküntülerin kaybolmasından sonra da ağrının uzunca bir süre devam etmesi (postherpetik nevralji) hastalığın en can sıkıcı ve korkulan özelliği.”

Suçiçeği virüsü yıllar sonra aktive olabiliyor

Gelelim hastalığın sebeplerine… Varicella-Zoster virüsü aşılanmamış çocuklarda suçiçeği hastalığına neden oluyor. Yetişkinlerde ise aynı virüs aktive olarak zona hastalığına yol açıyor. Prof. Dr. Atakan, suçiçeği geçirdikten sonra bu virüse karşı gelişen bağışıklık durumunun ilerleyen yaşla birlikte azalmaya başladığını altını çizerek şunları anlatıyor:

“Yaş almanın yanı sıra kronik hastalıklar ve çeşitli immünsüpresyon yapan ilaçlar da bağışıklığı zayıflatıyor. Kritik bir noktadan sonra virüs tekrar aktive oluyor ve çoğalmaya başlıyor. Sinir hücrelerinde çeşitli hasarlara sebep olmasının ardından aşırı hassasiyet veya şiddetli ağrıya neden oluyor. Bu, ağrının döküntülerden sonra da devam etmesine neden yol açıyor.”

Fotoğraf: Getty Images

Yaşla birlikte görülme sıklığı artıyor

Zona özellikle 50 yaş ve üzerindeki yetişkinlerde daha fazla görülüyor. Üstelik 60 yaş ve üzerindekilerde bu oran 8-10 kat artıyor. Zonanın kronik hastalığı olanlarda daha fazla görüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Atakan, şöyle uyarıyor:

“Diyabet, astım, kronik böbrek hastalığı, romatizmal hastalıklar ve kanser zona görülme sıklığını ciddi şekilde artırıyor. Dolayısıyla tüm bu kronik hastalığı olan kişiler, kemoterapi, radyoterapi, immün baskılayıcı tedavi görenler ve organ nakli olanların tümü risk grubunda yer alıyorlar.”

Hangi belirtiler zonayı işaret ediyor?

Zona hastalığında döküntüler hemen ortaya çıkmıyor. Henüz döküntüler görülmeden önce vücudun tek yarısında belli bir bölgede aşırı hassasiyet, kaşıntı, yanma, batma ve ağrı hissi ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Atakan, “Her zaman görülmemekle birlikte çok tipik olan bu belirtiler, döküntüden 1 ila 10 gün öncesinden başlayabiliyor” diyor ve devam ediyor:

“Hastalar elektrik çarpar gibi bir ağrı, batma olduğundan şikayet ediyor. Özellikle ileri yaştaki hastalar hiçbir döküntü olmadan derilerinde içten gelen şiddetli ağrıdan yakınıyor. Bu tür değişik ağrılar olduğunda klinik muayene ve laboratuvar incelemelerde bir şey bulunamazsa, hasta zona şüphesi ile takip edilmeli. Genellikle birkaç gün veya birkaç hafta sonra ağrı bölgesinde kızarıklık ve ardından uçuk benzeri gruplar halinde vezikül dediğimiz içi su dolu kabarcıklar görülüyor. Bu minik kesecikler çoğu zaman kaşıntılı oluyor ve kısa sürede yırtılarak yüzeysel ülserlere dönüşüyorlar. 1 hafta 10 gün içerisinde ise kuruyup kabuklanıyorlar. Döküntülerin belli bir sinir boyunca yayılmaları ve tek taraflı görülmesi ile kolayca tanınıyorlar.”

Zona en sık gövdede, daha sonra ise boyun, saçlı deri ve yüz bölgelerinde görülüyor. Ancak döküntüler geçtikten sonra sıklıkla bir ay veya çok daha uzun süre hassasiyet ve ağrı devam ediyor.

{ilgili-metin-[{title}Eğer ağrı süreci uzar ve postherpetik nevralji gelişirse, hastanın uzun süreli ağrı kesiciler kullanması gerekebiliyor. Kontrol altına alınamayan ağrılarda, algoloji uzmanlarından yardım alınmalı.{title}{theme}red{theme}]}

Bulaşıcı değil

Peki zona bulaşıcı bir hastalık mı? Soruya, “Zona olan biri hastalığı başkasına bulaştırmaz” yanıtını veren Prof. Dr. Atakan, bu noktada bir detayın altını çiziyor:

“Ancak hastanın döküntülerine temas eden veya nadiren bulunduğu ortamda
virüse solunum yoluyla maruz kalan çok az sayıdaki (su çiçeği geçirmemiş ve aşısı bulunmayan) kişiler, enfekte olduklarında suçiçeği enfeksiyonu geçirebiliyor. Bu nedenle zona hastaları, özellikle aşısı tamamlanmamış çocuklardan ve hamilelerden uzak durmalılar.”

Korunmak mümkün mü?

Zona günümüzde önlenebilir bir hastalık olarak kabul ediliyor. Hastalıktan nasıl korunulması gerektiğini Prof. Dr. Atakan’dan dinliyoruz:

“Varisella-zoster virüsüne karşı geliştirilen ve FDA tarafından onaylanan inaktive rekombinan zona aşısı artık ülkemizde de mevcut. Yüksek etkililikle (yüzde 97), 2 veya 6 ay ara ile yapılan 2 doz aşının koruyuculuğu uzun yıllar, hatta ömür boyu devam ediyor.”

Tedavide antiviral ilaçlar kullanılıyor

Zona hastalığının tedavisinde antiviral ilaçlar kullanılıyor. Bu tedavi hastalığın şiddetini ve süresini azaltmasının yanı sıra gelişecek komplikasyonların önlenmesi açısından büyük önem taşıyor. Yine ağrı kesiciler ve döküntüler üzerine antibiyotik içeren kremler de tedavide kullanılarak hem hasta rahatlatılıyor hem de ikincil enfeksiyonların gelişmesi önleniyor.

Hastaların bu süreçte istirahat etmesinin, bol sıvı almasının ve dengeli beslenmesinin önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Atakan, “Eğer ağrı süreci uzar ve postherpetik nevralji gelişirse, hastanın uzun süreli ağrı kesiciler kullanması gerekebiliyor. Kontrol altına alınamayan ağrılarda, algoloji uzmanlarından yardım alınmalı” diye uyarıyor.

Risk grubundakilerde komplikasyon görülebiliyor

Zona genellikle kendini sınırlayan bir hastalık. Ancak risk grubunda yer alan kronik hastalığı olan kişilerde veya yaşlı hastalarda gerek şiddetine gerekse tutulum bölgesine göre değişen çeşitli komplikasyonlar gelişebiliyor. Genellikle beş hastadan birinde bununla karşılaştıklarını ifade eden Prof. Dr. Atakan sözlerini şöyle noktalıyor:

“En sık görülen postherpetik nevralji dışında deride enfeksiyon, skar oluşumu, tuttuğu bölgeye göre yüz felci, menenjit, inme, sağırlık, körlük ve kardiyolojik olarak perikardit, myokardit, aritmiler ve ani ölüm dahi görülebiliyor. Diğer yandan yüzde 10 oranında zonada nüks görülüyor. Bu nedenle zona ve komplikasyonlarının önlenmesi daha da önem kazanıyor.”

Webofisin 4
Webofisin 2
Webofisin 1
Webofisin 3
Webofisin 7
Webofisin 6
Webofisin 5

Doktorlarımızdan

  • Prof.Dr. Seher Naz Yeni

    Epilepsi Nedir?

    Epilepsi Nedir?

    Epilepsi Nedir?Beynimiz duyusal ve bilişsel merkezimiz, bizi diğer canlılardan ayıran en önemli organımızdır. 100 milyar hücreden oluşan beyin herhangi bir bilgisayarla karşılaştır...

  • Prof. Dr. Sibel Naycı

    KOAH Nedir?

    KOAH Nedir?

    KOAH [Kronik (Müzmin) Obstrüktif (Tıkayıcı) Akciğer Hastalığı] nefes yollarında mikroplarla oluşmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. Genel bilgiler Bu hastal...

  • Uzm. Dr. Kenan EREN

    Yaygın Anksiyete Bozukluğu

    Yaygın Anksiyete Bozukluğu

    YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞUKaygılanmak Normal midir? Kaygı yaşamın normal bir parçasıdır. Herkes günlük yaşam içinde değişik konularla ilgili kaygı duyabilir. Yetişmesi gereken bir iş, sınav, sağlı...

  • Prof.Dr. Turan Uslu

    Bebek Bakan Annenin Bel ve Sırt Ağrılarından Korunması

    Bebek Bakan Annenin Bel ve Sırt Ağrılarından Korunması

    Bebek bakarken oluşan bel ve sırt ağrılarından korunmak:Doğumdan sonra ağırlığı 3-3.5 kg olan, daha sonra ağırlığı 10 kg’a kadar çıkan bebeğin günde en az 20-50 defa kucağa alınması, emzirilmes...

  • Uzm.Dr. Melda Bolat Bilsel

    PRP TEDAVİSİ

    PRP TEDAVİSİ

    PRP İLE HÜCRESEL TEDAVİ NEDİR?PRP (Platelet Rich Plasma) platelet yönünden zenginleştirilmiş plazma uygulaması adı verilen tedavi yönteminin kısaltılmış ismidirHastalardan alınan kan ,santrüfüj işle...

  • Op.Dr. Zeki Salar

    Hamilelikte Yapılan Testler

    Hamilelikte Yapılan Testler

    Hamilelik süreci öncesinden ya da başından itibaren yapılması önerilen birçok testi kapsamaktadır.Testlerin tümü keyifli bir gebelik yaşamanız , sorunsuz bir doğum yapmanız,ve sağlıklı bir e...

  • Op. Dr. Ömer Alp

    GÖZ KAPAĞI ESTETİĞİ

    GÖZ KAPAĞI ESTETİĞİ

    Göz kapak estetiği, gözlerimize bakım sağlayan ve sağlıklı bir görüşü sürdüren bir estetik türüdür. Zamanla, fizyolojik veya psikolojik nedenlerden dolayı göz kapağı düşmesi vakaları ortaya çıkabi...

  • Op. Dr. Gökay Gidemez

    PROSTAT BİOPSİ

    PROSTAT BİOPSİ

    PROSTAT BİOPSİ Prostat kanseri tanısında önemli yer tutar. Radyolojik yöntemlerden farklı olarak prostat biopsi ile ultrason eşliğinde şüpheli alanlar ve diğer alanlardan sistematik olarak pros...

  • Prof. Dr. Nilda Sütay Süslü

    Sık Sorulan Sorular

    Sık Sorulan Sorular

    Tükürük bezi tümöründe biyopsi gerekli midir? Tükürük bezi tümörlerinin %80 i, parotis adı verilen kulak önündeki tükürük bezinden kaynaklanır. Parotis, her iki kulak önünde birer tane olmak üzere, t...

  • Prof. Dr. Alpin Güneri MD MSc

    Horlama ve Uyku Apnesi Genel Bilgiler

    Horlama ve Uyku Apnesi Genel Bilgiler

    Horlama: Horlama sesi (horultu), uyku esnasında damak ve yutak bölgelerindeki yumuşak dokuların titreşimi sonucunda ortaya çıkar. Hava pasajının daraldığı yerden geçen solunum akımının tür...

facebook

Sağlık İletişim Platformu

Sağlığınız için herşey

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Bülent Ergan
Editör
Zafer Karaca
İletişim: 0850 532 5 236
(CEO)Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır.Sağlık İletişim Platformu harici linklerin sorumluluğunu almaz.

İrtibat Bilgileri

  • Marmara Teknopark Tübitak Gebze Yerleşkesi, 41400 Gebze/Kocaeli
  • 0850 532 5 236 (CEO)
  • info@saglikiletisimplatformu.com

Bülten Aboneliği

    Kişisel verilerin korunması kanununu okudum anladım (KVKK)

    saglikiletisimplatformu.com 2025, All Rights Reserved

    • Hakkımızda
    • ONLINE MUAYENEHANE
    • Videolar
    • Bu Test Nerede Yapılıyor?
    • İletişim