•  Soru Sor

    Soru Sor

    Kişisel verilerin korunması kanununu okudum anladım (KVKK)
    GGüvenlik Numarası.

  • 0850 532 5 236 (CEO)
  • info@saglikiletisimplatformu.com
  • Sağlık İletişim Platformu
  • Hakkımızda
  • ONLINE MUAYENEHANE
  • Videolar
  • Bu Test Nerede Yapılıyor?
  • İletişim

Sağlık

  • Makaleler
  • Sağlık
  • Türkiye veremle mücadeleye devam ediyor

Türkiye veremle mücadeleye devam ediyor

  • Sağlık İletişim Platformu
  • 312
  • Sağlık

Türkiye veremle mücadeleye devam ediyor

Dünyada en fazla can kaybına yol açan bulaşıcı hastalık olan verem, tüm ölüm nedenleri arasında onuncu sırada yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2023 verilerine göre, dünya genelinde 6 milyon erkek, 3,6 milyon kadın ve 1,3 milyon çocuk dahil olmak üzere toplam 10,8 milyon insan verem hastalığına yakalandı. Her yıl dünyada 1,2 milyon kişi verem nedeniyle hayatını kaybederken, yarım milyon dirençli tüberküloz vakası tespit ediliyor.

Türkiye, veremle mücadelede başarılı bir program yürütüyor ve bu sayede tüberkülozlu hasta sayısı her yıl azalmaya devam ediyor. 2005 yılında 20 bin 535 olan toplam vaka sayısı, son Türkiye Verem Savaş Raporu’na göre 2020 yılında 8 bin 925’e düşmüş durumda. Bu yıl 5-11 Ocak tarihleri arasına denk gelen Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası kapsamında bilinçlendirme kampanyaları ile hastalığa dikkat çekiliyor. Veremle mücadeleyi, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Prof. Dr. Ela Erdem Eralp ile masaya yatırdık.

{ilgili-metin-[{title}Genel bulguları arasında halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, ateş, gece terlemesi yer alıyor. Akciğerlerin tutulduğu durumlarda iki haftadan uzun süren öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı ve nefes darlığı şikayetleri görülebiliyor.{title}{source}Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Prof. Dr. Ela Erdem Eralp {source}{theme}red{theme}]}

Solunum yoluyla bulaşıyor

Halk arasında “ince hastalık” olarak bilinen verem ya da diğer bir adıyla tüberkülozun bulaşıcı bir hastalık olduğunu söyleyerek sözlerine başlıyor Prof. Dr. Eralp. Hastalığın nasıl yayıldığını ise şöyle açıklıyor:

“Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis basili ile oluşuyor. Verem hastasının solunum yoluyla havaya saçtığı mikroplar, sağlıklı kişiler tarafından nefes ile alınarak akciğerlerine yerleşebiliyor. Akciğere gelen mikrop ya vücutta hapsediliyor ve sessiz bir enfeksiyon olarak kalıyor ya da hastalık yapıyor. Sessiz ya da gizli enfeksiyon (latent tüberküloz) olanların onda biri -özellikle bağışıklıkları düştüğünde- ileri bir tarihte hastalanabiliyor.”

Grafik: TRT Haber

Verem, en sık akciğerleri tutuyor. Ancak diğer organlarda da hastalık yapabiliyor. Peki verem hangi belirtilerle ortaya çıkıyor? Prof. Dr. Eralp, “Veremin belirtileri haftalar, aylar içinde ortaya çıkıyor” diye yanıtlıyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Genel bulguları arasında halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, ateş, gece terlemesi yer alıyor. Akciğerlerin tutulduğu durumlarda iki haftadan uzun süren öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı ve nefes darlığı şikayetleri görülebiliyor. Özellikle geçmeyen ve antibiyotik tedavisi ile iyileşmeyen öksürükte veremden şüphelenilmesi gerekiyor.”

“Türkiye’de başarılı bir verem savaş programı yürütülüyor”

Verem günümüzde halen Güneydoğu Asya’da ve Afrika’nın Güney yarısında büyük bir salgın şeklinde varlığını sürdürüyor. Öyle ki Hindistan dünyadaki hastaların yüzde 26’sını barındırıyor. Endonezya, Çin, Filipinler, Pakistan, Nijerya, Bangladeş ve Güney Afrika sırasıyla en çok hastanın olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Bu noktada ülkemize bir parantez açarak, “Türkiye’de başarılı bir verem savaş programı yürütülüyor” diyen Prof. Dr. Eralp şöyle konuşuyor:

“Türkiye’deki tüberkülozlu hasta sayısı her yıl azalmaya devam ediyor. Yıllar içinde nüfus artmasına rağmen hasta sayısı düştü. Verem sıklığı 2019 yılında yüz binde 13,5 olarak gerçekleşirken 2020 yılında yüz binde 10,6’ya geriledi. 2020 yılında yaş gruplarına göre olgu hızlarında azalma ise yüzde 72,1 ile 5-14 yaş grubunda gerçekleşti. Bu başarıda hastaların erken tanısı ve tedavisi, hasta temaslılarının muayenesi ve hastalanma riski taşıyanlara koruyucu tedavi verilmesini kapsayan bütüncül bir programla çalışan verem savaş dispanserlerinin büyük katkısı bulunuyor.”

En fazla 65 yaş ve üstünde görülüyor

Verem tüm yaş gruplarında görülebiliyor. Son verilere göre, tüm yaş gruplarında erkeklerde kadınlara nazaran daha sık görülüyor. Hastaların yüzde 4,4’ünü 14 yaş altı çocuklar oluşturuyor. En fazla 65 yaş ve üzeri olan kişilerde hastalığa rastlanıyor. Prof. Dr. Eralp, hastalık riskli gruplar açısından şunları anlatıyor:

“Bebekler ve küçük yaşta çocuklar, kanser tedavisi gibi bağışıklığı baskılayan ilaç kullananlar veya hastalığı olanlar, HIV mikrobu taşıyanlar ve kronik hastalığı olanlar verem hastalığı için daha fazla risk taşıyor. Bu hastalarda verem hastalığı görülme sıklığı daha fazla. Yaş küçüldükçe verem olma olasılığı da daha fazla oluyor. Özellikle 5 yaşından küçük çocuklarda verem mikrobunu aldıktan sonra hastalık gelişme riski, menenjit ve miliyer tüberküloz (verem mikrobunun tüm vücuda yayılması ile olan tipi) görülme olasılığı erişkinlere göre daha yüksek. Sessiz ya da gizli verem (latent tüberküloz) yine bu risk grubu olan bireylerde bağışık sistemi zayıfladığında, aktif hale gelebiliyor.”

Veremin damlacık yoluyla bulaştığını ifade eden Prof. Dr. Eralp, hastanın solunum yoluyla havaya saçtığı mikropların (öksürme, hapşırma, vb.), sağlıklı kişiler tarafından nefes ile alınarak akciğere yerleşebildiğini belirtiyor. Akciğere gelen mikrop vücutta hapsedilebildiği gibi sessiz bir enfeksiyon olarak da kalabiliyor ya da hastalık yapabiliyor. Bu noktada önemli bir detayın altını çizen Prof. Dr. Eralp, “Sessiz ya da gizli enfeksiyon (latent tüberküloz) olanlar, özellikle bağışıklıkları düştüğünde ileri bir tarihte hastalanabiliyor. Çocuklar başta olmak üzere, aile bireylerinde hızlı bir şekilde hastalık diğer yayılabiliyor” diyor.

Fotoğraf: Getty Images

Korunmak için neler yapmak gerekiyor?

Peki bu hastalıktan korunmak için nasıl bir yol izlenmesi gerekiyor? Prof. Dr. Eralp’a kulak veriyoruz:

“Verem dahil tüm solunum yolu ile bulaşan hastalıklardan korunmak için, verem hastası olduğunu bildiğimiz bireylerle yakın temastan kaçınılmalı ve aynı ortamda uzun süre bu kişilerle bulunulmamalı. Aktif veremi olan hastaların bulaşıcılıkları yüksek olduğundan tedavinin ilk zamanlarında izolasyon uygulanmalı. Bu süreçte hastalar maske takmalı. Çocuklara Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği aşı takvimi önerileri doğrultusunda BCG aşısı yaptırılmalı.”

{ilgili-metin-[{title}Tedavi süresi hastalığın tutulduğu yere ve tipine göre 6-12 ay arasında değişiyor. Bulaşıcılığı engellemek ve de hastalığı tedavi etmek için bu yoğun tedaviye uyum çok önemli. Veremi olan hastalar tedavi edilmez ise hastalık ilerler, akciğer dışında diğer organlara da yayılabilir, hatta ölüm ile sonuçlanabilir.{title}{theme}red{theme}]}

Veremli hasta ile temasta olan başta çocuklar olmak üzere tüm hasta yakınları ve aynı ortamı uzun süre paylaşan kişilere verem taramasının da yapılması gerekiyor. Risk grubundakiler başta olmak üzere uygun görülenlere koruyucu tedavi başlanılması da şart. Alınması gereken diğer önlemleri Prof. Dr. Eralp, “Öksürürken veya hapşırırken ağız ve burun bir mendille kapatılmalı, kullanılmış mendil bir çöp kovasına atılmalı. Başkalarını koruyabilmek için tedavinin ilk zamanlardan bulaşıcılık geçene kadar maske kullanılmalı. Ağız ve burnun maskenin içinde kalmasına dikkat edilmeli. Kapalı ve az havalanan ortamlarda mümkün olduğu kadar bulunulmamalı ve yaşadığımız ortam sık sık havalandırılmalı. Eller sık sık ılık su ve sabunla en az 20 saniye süreyle yıkanmalı. Su ve sabun bulunamıyorsa alkol bazlı el dezenfektanları kullanılmalı” diye sıralıyor.

Fotoğraf: Getty Images

Çocuklarda teşhis daha zor konuluyor

Verem tanısı, mikrobun balgam gibi vücut sıvılarında gösterilmesi ile konuluyor. Ancak sadece çocuklarda mikrobun yoğunluğu az olduğu ve balgam çıkartamadıkları için tanın konulması daha da zor oluyor. Prof. Dr. Eralp çocuklarda tanı için klinik şüphenin önemine vurgu yaparak, “Klinik bulgular ile birlikte veremli bir bireyle temas öyküsü, akciğer grafisi, gerekli durumlarda bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleri, mikrobun balgam-mide açlık sıvısı gibi örneklerde gösterilmesi ve verem tanısında kullanılan tüberkülün deri testi gibi tarama testleri birlikteliğinde tanı konuluyor” diyor.

Tüberküloz artık tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalık. İlaçları Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak veriliyor. Tedavileri verem savaşı dispanserleri yürütüyor. Ancak ağır hastalar yatırılarak tedavi ediliyor. Çocuk vakalar için İstanbul’daki Marmara Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi hizmet veriyor.

Hem hastalar hem hasta yakınları tedavi görüyor

Verem hastalığının tedavisi uzun soluklu bir süreç. “Tedavide düzenli ve uzun süreli birden fazla (ilk 2 ay 3 ya da 4, ardından 2’li ilaç tedavisi) ilaç kullanımını gerektiriyor” diyen Prof. Dr. Eralp, süreci şöyle açıklıyor:

“Tedavi süresi hastalığın tutulduğu yere ve tipine göre 6-12 ay arasında değişiyor. Bulaşıcılığı engellemek ve de hastalığı tedavi etmek için bu yoğun tedaviye uyum çok önemli. Veremi olan hastalar tedavi edilmez ise hastalık ilerler, akciğer dışında diğer organlara da yayılabilir, hatta ölüm ile sonuçlanabilir. Tedavi edilmeyen verem hastalarının bulaşıcılığı devam ettiği için çevrelerine hastalığı yayabiliyorlar. Tedavinin yarım bırakılması ya da düzenli olarak kullanılmaması da mikroba karşı direnç kazanılmasına neden olabiliyor.”

Tedavi sürecindeki bir önemli detay da hastayla temas eden yakınlarıyla ilgili… Prof. Dr. Eralp, “Gizli/sessiz veremin aktif hale gelmesini önlemek için ve aktif veremi olan bireyler ile uzun temas eden çocuklara, riskli bireylere de koruyucu tedavi uygulanıyor. Bu tedavide verem tedavisinde kullanılan bir ilaç hastanın bağışıklık durumuna göre 6-9 ay arasında veriliyor” şeklinde konuşuyor.

Webofisin 2
Webofisin 3
Webofisin 4
Webofisin 1
Webofisin 7
Webofisin 6
Webofisin 5

Doktorlarımızdan

  • Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Vakfı

    Koronavirüs: Koku duyusu kaybı 'öksürük veya ateşten daha güvenilir' belirti olabil...

    Koronavirüs: Koku duyusu kaybı 'öksürük veya ateşten daha güvenilir' belirti olabil...

    Koronavirüs: Koku duyusu kaybı 'öksürük veya ateşten daha güvenilir' belirti olabilir (BBC NEWS)

  • Prof. Dr. Esra Eryaman

    Otoplasti teknikleri

    Otoplasti teknikleri

    Öncelikle kepçe kulak deformasyonu ameliyatsız geçmez. Kısaca, ameliyatsız teknik diye bir şey yoktur. İki kulak da aynı seansta yapılır. Otoplasti ameliyatında çeşitli teknikler vardır; kıkır...

  • Prof. Dr. Nilda Sütay Süslü

    DİL KANSERİ AMELİYATI SONRA KONUŞABİLİR MİYİM?

    DİL KANSERİ AMELİYATI SONRA KONUŞABİLİR MİYİM?

    DİL KANSERİ, CERRAHİ YÖNTEMLE TEDAVİ EDİLEBİLMEKTEDİR. DİL KANSERİNİN BÜYÜKLÜĞÜ VE KANSERİN EVRESİNE GÖRE YAPILAN CERRAHİ TEDAVİ GENİŞLİĞİ VE DERİNLİĞİ DEĞİŞMEKTEDİR. BAZI HASTALARI...

  • Doç. Dr. Çiğdem Kunt İşgüder

    Anne Kanında Hücre Dışı Serbest Fetal DNA (cf DNA) Testi Nedir?

    Anne Kanında Hücre Dışı Serbest Fetal DNA (cf DNA) Testi Nedir?

    Serbest fetal DNA testi nedir?Anne kanında fetüsün serbest DNA’sı, ilk kez 1997 yılında Lo YM ve arkadaşları tarafından gösterilmiştir ve 2012 yılından itibaren serbest fetal DNA prenatal tar...

  • KLİNİK İYİLİK GÜZELLİK

    POLİKİSTİK OVER SENDROMU, NİŞANTAŞI, İSTANBUL

    POLİKİSTİK OVER SENDROMU, NİŞANTAŞI, İSTANBUL

    POLİKİSTİKOVER SENDROMU Polikistik over sendromu; santral sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezi ve diğer dokular arasındaki etkileşimlerin bozulmasına bağlı olarak; ürem...

  • Prof. Dr. Esra Eryaman

    Burun estetiği ile beraber yapılabilen ameliyatlar: rinoplasti ve horlama

    Burun estetiği ile  beraber yapılabilen ameliyatlar: rinoplasti ve horlama

    Horlama önemli bir şikâyettir. Horlama sırasında kişilerde nefes durmaları veya çeşitli derecelerde solunum sıkıntıları oluşabilir. Solunum sıkıntısı indeksleri ve fiziksel durumları ameliya...

  • Prof. Dr. Nilda Sütay Süslü

    PARATİROİD ADENOMU AMELİYATI ZOR MU?

    PARATİROİD ADENOMU AMELİYATI ZOR MU?

    PARATİROİD ADENOMU TEDAVİSİ KESİNLİKLE AMELİYATTIR. BAZI PARATİROİD ADENOMLARININ BULUNMASI VE ÇIKARILMASI ZOR OLABİLMEKTEDİR. BU NEDENLE SON YILLARDA HASTALARDA AMELİYAT ÖNCESİ İŞARETLEME TEK...

  • Op.Dr. Salih Şentürk

    PROLOTERAPİ

    PROLOTERAPİ

    Proloterapi genellikle kronik ağrıların tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemidir. Özellikle ortopedide, kronik kas-iskelet sistemi problemlerinde ve yaralanmalarda yaygın olarak uygula...

  • Dr. Mehmet Bayrak

    Kapalı Kolon Kanseri Ameliyatları

    Kapalı Kolon Kanseri Ameliyatları

    Kolon ve Rektum kanserleri genellikle bu bölgelerde meydana gelen, poliplerden kaynaklı gelişen hastalıklardır. Dünya genelinde yaklaşık olarak yılda bir milyon insana kolon kanseri ve rektum k...

  • Op. Dr. Gökay Gidemez

    ÜROLOJİDE SERTLEŞME SORUNLARINDA REJENERATİF TEDAVİLER

    ÜROLOJİDE SERTLEŞME SORUNLARINDA REJENERATİF TEDAVİLER

    ÜROLOJİDE SERTLEŞME SORUNLARINDA REJENERATİF TEDAVİLER ESWT (ekstra corporeal şok wave therapy Pshot- PRP Eksozom tedavisi Kök hücre tedavisi ÜROLOJİDE ESWT (EKSTRA CORPOREAL SHOCK WAVE THERAPY) ...

facebook

Sağlık İletişim Platformu

Sağlığınız için herşey

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Bülent Ergan
Editör
Zafer Karaca
İletişim: 0850 532 5 236
(CEO)Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır.Sağlık İletişim Platformu harici linklerin sorumluluğunu almaz.

İrtibat Bilgileri

  • Marmara Teknopark Tübitak Gebze Yerleşkesi, 41400 Gebze/Kocaeli
  • 0850 532 5 236 (CEO)
  • info@saglikiletisimplatformu.com

Bülten Aboneliği

    Kişisel verilerin korunması kanununu okudum anladım (KVKK)

    saglikiletisimplatformu.com 2025, All Rights Reserved

    • Hakkımızda
    • ONLINE MUAYENEHANE
    • Videolar
    • Bu Test Nerede Yapılıyor?
    • İletişim